Suça İştirak Biçimleri

Suç, Ceza, Hapis cezası, Suça iştirak, İştirak, TCK, Türk ceza kanunu, İnfaz, Tutukluluk, Adli sicil kaydı, Fail, Mağdur, Şikayetçi, Ceza avukatı, Avukat, Ankara avukat

CEZA HUKUKU

Sude Nur Aytar

6/14/20245 min oku

Ankara ceza Avukatı
Ankara ceza Avukatı

İştirak, suçun işlenebilmesi için gerekli olan kişi sayısından en az bir veya daha fazla kişinin o suçu işlemesi halinde, işlenen suç açısından, cezai sorumluluğunun esasını belirleyen ceza hukuku kurumudur. Genel olarak, suçlar tek kişi tarafından işlenebilir. Bu suçların işlenmesine, ikinci bir kişinin katkı sağlaması, ikinci kişi açısından iştirakı oluşturur. İştirak, cezai sorumluluğu genişleten bir kurumdur. Suçun şahsiliği prensibini genişletir. İştirakte her ortak için öngörülen ceza aynı değildir, ortaklara farklı cezalar verilebilir. İştirak olması için failler arasında önceden bir anlaşma olması gerekmez, suçun işlenmesi sırasında da iştirakte bulunulabilir. Ancak suç işlendikten sonra suça iştirak olmaz. Ayrıca, taksirli suçlarda iştirak olmaz. Suça iştirak, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 37 ve 41. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Suça iştirak biçimleri faillik ve şeriklik olarak ayrılmaktadır. Faillik, müşterek ve dolaylı faillik olmak üzere; şeriklik ise azmettirme ve yardım etme şeklinde incelenmektedir.

Giriş

Suça İştirak Biçimleri

Türk Ceza Kanunu m.37, faillik kurumunu düzenler. TCK m.37’ye göre, faillik, suçun tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişiler ile işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişiler için kullanılan bir terimdir.

Müşterek fail, suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerin her birine verilen addır. Müşterek faillikte birden çok kişinin birlikte suç işleme kararıyla birlikte giriştikleri eylemler üzerinde ortak hakimiyet kurması yeterlidir. Tipik fiili yapan kişiye o doğrultuda talimat, emir veren kişi de tipik fiilin yapılmasında sebep olan komutu verdiği için fiile ortaktır, müşterek faildir. Hakimiyet kurmak maddi olarak orda bulunmayı gerektirmez, olay üzerinde hakimiyet olması yeterlidir. Örneğin, yaralama fiilinde bir kişinin tutup diğer kişinin saldırması olayında her iki kişinin de müşterek fail olduğu açıktır. Kısacası her müşterek failin birbiriyle aynı hareketi yapması gerekmez, önemli olan suçu oluşturan hareketlerin birlikte yapılmasıdır. Ayrıca gözcü konumunda bulunan bir kişi her zaman yardım eden statüsünde olmak zorunda değildir, duruma göre müşterek fail de olabilir. Örneğin kalabalık bir ortamda gözcü olmadan o suç teşkil eden fiil işlenemeyecekse gözcü de müşterek faildir.

Dolaylı faillik ise TCK m.37/2’de düzenlenmiştir. Madde hükmüne göre “Suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişide fail olarak sorumlu tutulur. Kusur yeteneği olmayanları suçun işlenmesinde araç olarak kullanan kişinin cezası üçte birden yarısına kadar arttırılır.” Dolaylı faillikte aslında bir iştirak hali yoktur, kişi kendi işleyebileceği bir suçu başkasına işletir. Karar verme imkanına sahip olmayan, olaya kasten katılmayan biri kullanılır. Kusur yeteneği olmayanların araç olarak kullanıldığı durumda dolaylı faile verilecek olan ceza arttırılır. Zira bu durumda sadece suç işlenmemekte ayrıca kendisini yönlendirme yeteneği olmayan kişiler istismar edilmektedir. Örneğin, akıl hastası olan bir kişiye silah vererek adam öldürme suçunun işletilmesi durumunda akıl hastası olan kişi araç olarak kullanılmıştır ve kusur yeteneği olmadığından dolayı cezai sorumluluğu yoktur. Suçu işleten kişi ise dolaylı fail olarak sorumludur ve cezası artırılarak verilir.

İştirakin bir diğer ayırımı ise şerikliktir. Şeriklik, suçun icrasına katılan fakat suçun işlenişine bulunduğu katkı kanunda tarif edilen haksızlığı gerçekleştirmeye yetmeyen suç ortaklarının hukuki durumudur. Bu hukuki durumdaki suç ortakları şerik olarak adlandırılır. Şeriklikte suç ortaklarının haksızlıktan sorumlu tutulabilmeleri ancak bağlılık kuralı ile mümkündür. Bağlılık kuralı TCK m.40’da düzenlenmiştir. Bu kural, suç ortaklarından bazılarında faillik için aranan şartların bulunmaması halinde, bu kişilerin işlenen suçtan sorumluluğunu sağlamaktadır. Böylece suçun işlenişinde hakimiyet kuramadığı ve faillik niteliğini taşımadığı için fail olarak sorumlu tutulamayan bir suç ortağı, bağlılık kuralı sayesinde gerçekleşen suçtan sorumlu tutulabilmektedir. Şeriklik kendi içinde azmettirme ve yardım etme olmak üzere ikiye ayrılır.

Azmettirme, TCK m.38’de düzenlenmiştir. Azmettirme, belli bir suçu işleme hususunda henüz bir fikri olmayan bir kişinin başkası tarafından bu suçu işlemeye ikna edilmesidir. Azmettirenin suçun kanundaki tam cezası ile cezalandırılacağı kabul edilmiştir. Azmettirme halinde azmettirilenin suç işleme konusunda hiçbir düşüncesi bulunmamaktadır. Azmettiren kişi aslında fail değildir ancak faile olan bağlılığından dolayı cezalandırılır. Azmettiren kişinin sunduğu katkı maddi veya manevi olabilir. Üstsoy ve altsoy ilişkisinden doğan nüfuzu kullanarak suça azmettirme halinde, azmettirenin cezası artırılır. Çocukların suça azmettirilmesinde ise cezanın artırılması için üstsoy-altsoy ilişkisinin varlığı aranmaz. Azmettirenin belli olmaması halinde, kim olduğunun ortaya çıkmasını sağlayan fail veya diğer suç ortağının cezası indirilebilir. Örneğin, A kişisi B kişisine para vererek hasmı C’yi öldürmesi konusunda anlaşmışsa A kişisi azmettirendir. Bu durumda hem A hem de B kişisi kasten öldürmeden sorumludur.

Şerikliğin bir diğer şekli de yardım etmedir. Yardım etme, TCK m.39’da düzenlenmiştir. Yardım etme, bir başkasının kasten işlemekte olduğu suçun kasten desteklenmesini ifade eder. Bir suçun işlenmesine yardımda bulunma, maddi ve manevi olmak üzere iki tarzda mümkündür:

· Maddi yardım, fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak yahut suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak şeklinde olabilir. En geç suç tamamlanıncaya kadar mümkündür. Dolayısıyla suç tamamlanmadan önce yardımın yapılması gerekir. Yardım, hazırlık hareketlerine ilişkin de olabilir. Örneğin; tabanca, bıçak, zehir gibi araçları sağlamak veya hırsıza ev sahibinin evde olmadığını söylemek maddi yardımdır.

· Manevi yardım ise, suç işlemeye teşvik etmek, suç işleme kararını kuvvetlendirmek, fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek veya suçun nasıl işleneceği konusunda yol göstermek şeklinde olabilir. Örneğin; “Yakalanırsan hapiste ben sana bakarım, sana iki günde pasaport alır yurt dışına kaçırırım.” gibi sözler söylemek ise manevi yardıma girmektedir.

Siz de bize ulaşarak avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetlerimizden faydalanabilirsiniz

Bize Katılın ve Güncel Bilgilerden Haberdar Olun.

Ankara avukat
Ankara avukat