Nafaka Ödenmezse Ne Olur?

Boşanma avukatı, Anlaşmalı boşanma, Boşanma, Nafaka, Boşanmada velayet, Çekişmeli boşanma avukatı, Yoksulluk nafakası, İştirak nafakası, Anlaşmalı boşanma avukatı, Boşanma maliyeti, Tedbir nafakası

AILE HUKUKUBOŞANMA HUKUKU

Av. İbrahim Altuğ Eliri

3/22/20249 min oku

person holding white and red card
person holding white and red card

Boşanma süreci, birçok duygusal ve pratik zorlukları beraberinde getirirken, nafaka gibi finansal düzenlemeler de bu sürecin önemli bir parçasını oluşturur. Nafaka, boşanma sonrası ekonomik dengenin sağlanması ve hak sahibi kişilerin yaşam standartlarının korunması için önemli bir mekanizmadır. Ancak ne yazık ki, nafakanın düzenli olarak ödenmemesi durumunda ortaya çıkan sonuçlar, hem bireyler hem de toplum açısından ciddi sonuçlar doğurabilir.

Bu yazıda, nafakanın ödenmemesi durumunda ortaya çıkabilecek etkileri hukuki ve sosyal perspektiften ele alacak ve bu sorunun çözümü için önlemler tartışılacaktır.

Giriş

Boşanma davası nedir?

Türk Medeni Kanunu (TMK), Türkiye'deki medeni hukukun temelini oluşturan yasal bir düzenlemedir. TMK, boşanma dahil olmak üzere evlilikle ilgili birçok konuyu düzenler. Boşanma, TMK'nın 166. maddesinde tanımlanmıştır.

TMK'ya göre, boşanma; evlilik birliğinin, tarafların mahkeme kararıyla serbest bırakılması ve evlilik birliğinin sona erdirilmesi işlemidir. Boşanma süreci, çiftler arasındaki evlilik birliğinin artık sürdürülemez olduğu ve tarafların boşanma talepleriyle mahkemeye başvurduğu bir hukuki süreçtir.

Boşanma davaları genellikle aile mahkemelerinde görülür. TMK, boşanma sebeplerini ve boşanma davasının nasıl yürütüleceğini de detaylı bir şekilde düzenler. Boşanma kararı verilmesi için, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan bir veya birden fazla sebep belirtmeleri gerekir. Bu sebepler arasında, zina, akıl hastalığı, hayata kast, aldatma gibi durumlar yer alabilir.

Boşanma sürecinde, tarafların mal paylaşımı, velayet ve nafaka gibi konularda anlaşmaya varmaları veya mahkemenin karar vermesi gerekebilir. Boşanma kararı verildiğinde, evlilik birliği sona erer ve taraflar resmi olarak boşanmış olurlar. Bu sürecin tamamlanmasıyla birlikte, tarafların yeniden evlenebilme hakları da doğar.

Avukat için bize ulaşabilirsiniz.

Nafaka nedir?

Nafaka, Türk Medeni Kanunu (TMK) kapsamında, boşanma sonrasında ekonomik olarak dezavantajlı duruma düşecek tarafın, diğer tarafa maddi destek talep etme hakkını ifade eder. Bu maddi destek, boşanmanın neden olduğu ekonomik dengesizliği gidermek amacıyla ödenir. Nafaka, genellikle boşanma davasının sonuçlanmasıyla belirlenir ve mahkeme kararıyla tespit edilir.

Nafaka, yoksulluğa düşecek eşin, diğer eşten mali gücü oranında süresiz olarak talep edebileceği bir ödemedir. Nafaka alacak eşin, boşanma olayında daha az kusurlu olması koşuluyla, kusur aranmaksızın nafaka talep etme hakkı bulunmaktadır. Ancak, nafaka alan tarafın yükümlülüklerini yerine getirmemesi veya belirli koşulların değişmesi durumunda nafaka miktarı veya süresi yeniden değerlendirilebilir.

Nafaka sadece kadınlara değil, ekonomik gücü daha düşük olan erkeklere de bağlanabilir. Yani, nafaka alacak taraf cinsiyete göre değil, ekonomik duruma göre belirlenir. Nafaka yükümlülüğü, nafaka alacak tarafın ekonomik durumunun iyileşmesi, iş bulması veya yeniden evlenmesi gibi durumlarda sona erebilir.

Türk Medeni Kanunu'nun ilgili maddeleri çerçevesinde, nafaka miktarı ve süresi mahkeme tarafından belirlenir ve tarafların malî durumlarına, yaşam standartlarına ve diğer faktörlere göre ayarlanabilir. Bu şekilde, nafaka, boşanma sonrası ekonomik adaletin sağlanmasına yardımcı olur.

Nafaka çeşitleri nelerdir?

İştirak Nafakası, boşanma sonrası müşterek çocuğun velayeti kendisine bırakılmayan eşin, velayet bırakılan eşe, çocuğun bakımı, eğitimi ve diğer giderleri için ödemesi gereken maddi destektir. Bu nafaka, çocuğun ihtiyaçlarını karşılamak ve yaşam standartlarını sürdürebilmesi için düzenlenir.

Tedbir Nafakası ise, boşanma davası sırasında ekonomik olarak daha zayıf durumda olan eşin, boşanma süreci boyunca geçimini sağlaması için mahkeme tarafından verilen geçici bir kararla diğer eşten maddi destek almasıdır. Bu nafaka, dava sürecinin sonuçlanması ve yoksulluk veya iştirak nafakası kararının verilmesi öncesinde geçici olarak ödenir.

Yoksulluk Nafakası ise, boşanma sonucunda ekonomik açıdan daha zayıf duruma düşecek olan eşe, diğer eşten düzenli maddi destek sağlanmasıdır. Bu nafaka, boşanma kararının kesinleşmesiyle birlikte başlar ve yoksul durumdaki eşin kendi geçimini sağlaması için yardımcı olur.

Tedbir nafakası nedir?

Tedbir Nafakası, boşanma süreci devam ederken istenebilen ve geçici nitelikte bir koruma önlemi olan bir nafaka türüdür. Bu nafaka, boşanma davası sırasında maddi olarak zayıf durumda olan eşin, geçimini sağlayabilmesi için diğer eşten talep ettiği maddi destektir. Hakim, eşlerin mal varlıklarını ve ekonomik durumlarını inceledikten sonra, maddi olarak zayıf duruma düşecek olan tarafa tedbir nafakası ödenmesine karar verebilir.

Tedbir nafakası talebi, davanın herhangi bir aşamasında taraflarca yapılabilir veya hakim kendiliğinden bu kararı verebilir. Mahkeme, tedbir nafakasına ilişkin kararını ara karar olarak verir ve bu nafakanın süresi, boşanma kararının kesinleşmesine kadar devam eder.

Hakim, tedbir nafakasına hükmederken cinsiyet ayrımı yapmaz; yani kadın veya erkek olma durumuna bakılmaksızın, mali gücü zayıf ve geçimini sağlamak için nafakaya ihtiyaç duyan kişinin lehine karar verir. Ayrıca, tedbir nafakasına hükmedilmesi sırasında, talepte bulunan eşin kusur durumu araştırılmaz. Bu nedenle, daha ağır kusurlu olan tarafa dahi boşanma davası süresince tedbir nafakası verilebilir.

Ancak, çocuklar için tedbir nafakası talep edilmesi durumunda, bu nafakanın hükmedilebilmesi için ilgili çocuğun reşit olmaması gerekir. Tedbir nafakası, boşanma kararının kesinleşmesine kadar devam eder ve sonrasında yoksulluk veya iştirak nafakası gibi kalıcı nafaka türlerine geçilebilir.

Yoksulluk nafakası nedir?

Yoksulluk Nafakası, boşanma sonucunda ekonomik olarak zayıf duruma düşecek olan eşe, diğer eşten düzenli maddi destek sağlanması anlamına gelir. Hakim, yoksulluk nafakasına karar verirken tarafların mal varlıklarını ve ekonomik güçlerini inceleyerek bir karara varır. Ancak, bu nafaka türünde kusur durumu da dikkate alınır.

Eğer tarafların kusuru eşitse veya nafaka yükümlüsünün hiçbir kusuru yoksa, hakim yoksulluk nafakasına hükmedebilir. Ancak, yoksulluk nafakası talep eden tarafın, diğer taraftan daha ağır kusurlu olması durumunda nafaka talebi reddedilebilir.

Yoksulluk nafakası talep edebilmek için, nafaka talep eden eşin boşanma sonucu gerçekten yoksulluğa düşmesi gerekmektedir. Eğer kişi, kendi malvarlığı ve geliri ile hayatını devam ettirebilecek durumdaysa, yoksulluk nafakası talep edemez.

Yoksulluk nafakasına hakim tarafından tarafların talebi olmadan karar verilemez. Bu nedenle, yoksulluk nafakası talebinin, boşanma davası sırasında veya ayrı bir dava ile ileri sürülebileceği önemlidir. Boşanma kararının kesinleşmesinden sonra ayrı bir dava ile talep edilecekse, bu talebin TMK Madde 178’e göre boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde yapılması gerekmektedir.

Yoksulluk nafakası, genellikle süresiz olarak hükmedilir. Ancak, nafaka alacaklısının evlenmesi veya ölmesi durumunda kendiliğinden sona erebilir. Ayrıca, nafaka alacaklısının durumunun değişmesi veya haysiyetsiz bir yaşam sürmesi gibi durumlarda mahkeme kararıyla da nafakanın kaldırılması mümkündür.

İştirak nafakası nedir?

İştirak Nafakası, boşanma kararıyla velayeti kendisine bırakılmayan eşin, velayet bırakılan eşe, müşterek çocuğun bakımı, eğitimi ve diğer giderleri için ödemesi gereken maddi destektir. Bu nafaka, çocuğun ihtiyaçlarını karşılamak ve yaşam standartlarını sürdürebilmesi için ödenir. Çocuğun ergin olmayan olması durumunda ise, herhangi bir talep olmaksızın hakim tarafından hükmedilebilir.

İştirak nafakasında esas olan, müşterek çocuğun bakımı olduğu için eşlerin kusur durumu önemli değildir. Önceden tedbir nafakası olarak ödenen nafaka, boşanma kararının kesinleşmesiyle birlikte iştirak nafakası şeklinde ödenmeye devam eder.

Türk Medeni Kanunu'nun 329. maddesi, iştirak nafakası talep edebilecek kişileri belirtir. Buna göre, küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir. Ayırt etme gücüne sahip olmayan küçük için gereken hallerde, nafaka davası atanacak kayyım veya vasi tarafından da açılabilir. Ayırt etme gücüne sahip olan küçük de nafaka davası açabilir.

İştirak nafakası genellikle çocuğun 18 yaşını doldurması, evlenmesi veya Türk Medeni Kanunu'nun 12. maddesi gereğince mahkeme kararıyla ergin kılınmasıyla son bulur. Bu durumlardan biri gerçekleştiğinde, iştirak nafakası ödeme yükümlülüğü sona erer.

Nafaka ödenmezse ne olur?

Nafaka yükümlülüğünün yerine getirilmemesi durumunda belirli yaptırımlar öngörülmüştür. İcra takibi ve hapis cezası, bu yaptırımlar arasında önemli yer tutar.

Tedbir nafakasının dava sürecinde ödenmemesi durumunda, mahkeme kararıyla icra takibi başlatılabilir. Ancak, icra takibi sonucunda ödeme yapılmazsa, İcra Ceza Mahkemesine yapılan şikayet üzerine, nafaka yükümlülüğünü yerine getirmeyen borçlu için 3 aya kadar hapis cezası uygulanabilir.

Dava sonucunda hükmedilen iştirak ve yoksulluk nafakasının ödenmemesi durumunda ise, mahkeme ilamıyla ilamlı icra takibi başlatılabilir. İcra takibi sonucunda da ödeme yapılmazsa, yine İcra Ceza Mahkemesine yapılan şikayet üzerine, nafaka yükümlülüğünü yerine getirmeyen borçlu için 3 aya kadar hapis cezası uygulanabilir. Bu şekilde, nafaka yükümlülüğünü yerine getirmeyen kişilere caydırıcı yaptırımlar uygulanarak, nafakanın ödenmesi sağlanmaya çalışılır.

  • İcra İflas Kanunu Madde 344

    “Nafakaya ilişkin kararların gereğini yerine getirmeyen borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra kararın gereği yerine getirilirse, borçlu tahliye edilir.

    Borçlunun, nafakanın kaldırılması veya azaltılması talebiyle dava açmış olması halinde, ileri sürdüğü sebepler göz önünde bulundurularak, tazyik hapsinin uygulanması bu davanın sonuna bırakılabilir.”

Nafaka yükümlülüğünün ihlali suçunun şartları şu şekildedir:

  • İcra takibi kesinleşmiş olmalıdır.

  • Tebligat, vekile değil asile yapılmış olmalıdır.

  • Ödeme emrinin borçluya tebliğinden itibaren bir aylık süre dolmuş olmalıdır.

Aylık nafaka miktarının ödenmemesi üzerinden üç ay geçmesi durumunda, nafaka yükümlülüğünün yerine getirilmediğinden bahisle şikâyet yoluna gidilemez. Nafaka yükümlülüğünün yerine getirilmemesinden dolayı şikâyet için görevli ve yetkili mahkeme, icra takibinin yapıldığı yerdeki icra ceza mahkemesidir.

Birikmiş nafaka borcu için geçmişe dönük şekilde 10 yıllık nafaka borcu talep edilebilir. Ancak, birikmiş nafaka alacağı için İcra ve İflas Kanunu'nun 344. maddesinde öngörülen şikâyet yoluna başvurulamaz.

Nafaka alacağı için öngörülen zamanaşımı süresi de 10 yıldır.

İcra ve İflas Kanunu'nun 206. maddesinde öngörülen alacak sıralamasında, nafaka alacağı birinci sıra alacak olarak düzenlenmiştir. Bu nedenle, nafaka borçlusunun onayı aranmaksızın nafaka alacağı için borçlunun emekli maaşına haciz konulabilmektedir.

Nafaka ödenmez ise hapis cezası ile ilgili Yargıtay Kararı

Yargıtay Ceza Genel Kurulu Esas: 2006/16-304 Karar: 2006/273

"Somut olayda yakınan E.'nin, borçlu-sanık A. aleyhine tedbir nafakası istemiyle açtığı davada İzmir 3. Aile Mahkemesince 27.10.2004 gün ve 369-1449 sayı ile; davanın kısmen kabulü ile 05.03.2004 tarihinden itibaren aylık olmak üzere davacı ve küçük çocukları için 290 milyon lira tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği, bu kararın 30.03.2005 tarihinde kesinleştiği, yakınanın vekili aracılığıyla 11.04.2005 tarihinde, 05.03.2004 tarihinden itibaren aylık 290 milyon lira olmak üzere ve yargılama giderleri için toplam 4.114.700.000 lira için takip talebinde bulunduğu, icra emrinin 10.05.2005 tarihinde borçluya tebliğ edilerek itirazda bulunulmaması karşısında takibin kesinleştiği, ancak borçlu tarafından herhangi bir ödemede bulunulmadığı anlaşılmaktadır.

Görüldüğü gibi, takip talebi, Nisan 2005 tarihine kadar oluşan ve adi alacak niteliğindeki geçmiş dönem birikmiş nafaka borçları ile birlikte cari nafaka alacağı için de yapılmıştır. Ceza Genel Kurulunun ve Özel Dairelerin yerleşik kararlarında da vurgulandığı üzere, icra emrinin tebliği ile şikayet tarihi arasında işlemiş en az bir aylık cari nafaka borcunun bulunması gerekmektedir.

Yakınanın 05.07.2005 tarihli şikayetinin, Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarına ilişkin ödenmeyen nafaka alacağını kapsadığı ve üç aylık yasal şikayet süresi içinde gerçekleştiği anlaşılmaktadır. O halde suç, şikayet tarihinden bir ay öncesindeki cari nafaka borcunun doğmasıyla 01.06.2005 tarihinden sonra oluşmuştur. Yerel Mahkemece sanığın tazyik hapsiyle cezalandırılması isabetlidir."

Avukatlık ve Hukuki Danışmanlık için bize ulaşabilirsiniz.

Siz de bize ulaşarak avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetlerimizden faydalanabilirsiniz

Bize Katılın ve Güncel Bilgilerden Haberdar Olun.