Kesinleşmeden İcraya Konulamayacak İlamlar Nelerdir?

İcra avukatı, İcra dosyası, İcra takibi, Borç, Alacak, İcra, Haciz, İcra borcu, İcra masrafı, İcra itiraz, Ev haczi, İcra hukuku, İcra dairesi, İcra mahkemesi, İcra işlemleri, İcra takibi avukat ücretleri, Borç tahsili, İcra satışı, İlamın kesinleşmesi

USUL HUKUKUİCRA HUKUKU

Av. İbrahim Altuğ Eliri

11/28/202313 min oku

Ankara icra avukatı
Ankara icra avukatı

Hukuk sistemimizde, mahkeme kararlarının alınmasıyla birlikte süreç genellikle tamamlanmış gibi düşünülse de, bazı durumlarda kararın kesinleşmesi için geçen zaman oldukça kritiktir. İşte burada karşımıza çıkan önemli bir kavram: "Kesinleşmeden İcraya Konulamayacak İlamlar." Bu ilamların icraya konulabilmesi için belirli bir sürecin tamamlanması gerekmektedir. Kesinleşmeyen bir ilam, henüz taraflar arasında kesinleşmiş bir hüküm olmadığından dolayı icra aşamasına geçemez. Ancak bu karmaşık sürecin ayrıntıları, hukuki bir labirenti andırır. Hangi durumlarda bir ilamın kesinleşip kesinleşmediği, icra sürecinin başlayıp başlamayacağı büyük bir titizlikle ele alınmalıdır. İşte bu noktada, hukuki detayların netleştirilmesi ve sürecin doğru bir şekilde yönetilmesi, hukuk pratiğinde uzman bir rehberliği gerektirir. Bu yazıda, "Kesinleşmeden İcraya Konulamayacak İlamlar" konusunu adım adım keşfedecek ve bu hukuki labirentin sırlarını çözeceğiz.

Giriş

İlam Nedir?

İlam, bir davanın mahkeme tarafından verilen resmi kararını belgeleyen resmi bir belge olarak tanımlanır. Aynı zamanda, yargı bildirisi olarak da adlandırılabilir. Hukuki süreçlerin tamamlanması ve mahkemelerin aldığı kararların somut bir şekilde belgelendirilmesi, hukuk dünyasında büyük bir öneme sahiptir. İlam, bu bağlamda karşımıza çıkan bir terimdir. Mahkemelerin verdiği hükümleri, kararları ve sonuçları içeren bu belge, adeta bir hukuki pusula gibi davacı ve davalı taraflara yol gösterir. İlam, adaletin tesis edilmesi sürecinde önemli bir role sahiptir. Taraflar arasındaki hak ve yükümlülükleri net bir şekilde tanımlar, mahkeme kararının taraflara tebliğ edilmesini sağlar. Her ilam, bir hukuki hikayenin bittiği ve yeni bir aşamanın başladığı bir dönemeçtir. Mahkeme kararlarının gücünü somutlaştıran bu belge, hukuki süreçlerin doğru ve adil bir şekilde yönetilmesinde kilit bir role sahiptir.

Kesinleşmeden İcraya Konulamayacak İlamlar Nelerdir?

Genellikle mahkeme ilamları, kesinleşmelerini beklemeksizin icra takibine konu edilebilirken, bazı kararlar kesinleşmeden icraya konu edilemez. Bu durum, hukuki süreçlerin karmaşıklığından kaynaklanmaktadır. Kesinleşmeyen ilamların icra edilebilmesi için, belirli yasal prosedürlerin tamamlanması gereklidir. Dolayısıyla, her hukuki durumun kendine özgü özelliklere sahip olduğunu ve bu durumların doğru bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğini unutmamak önemlidir. İcra takibi süreçlerinde uzman bir hukuki rehberlik, taraflara güvence sağlamak adına büyük önem taşır.

1. Taşınmazın aynına ilişkin ilamlar

Taşınmaz aynına ilişkin alınan ilamlar, temel olarak taşınmaz mal ile mal sahibi arasındaki bağın ani bir şekilde kopmasının ardından hak kaybını önlemeyi amaçlar. Örneğin, henüz kesinleşmemiş bir icra kararı, taşınmaz mal üzerinde uygulanırsa ve bu karar daha sonra bozulursa, hak sahibinin iadesi imkansız hale gelebilir. Bu nedenle, taşınmaz mal sahipleri için alınan ilamlar, hukuki bir güvence sağlamak adına önemli bir adımdır. Bu ilamlar, hukuki süreçlerde yaşanan belirsizliklere karşı koruma sağlayarak hak sahiplerini potansiyel zararlardan korur.

MADDE 367

‘’(1) Temyiz, kararın icrasını durdurmaz. İcra ve İflas Kanununun icranın geri bırakılmasıyla ilgili 36 ncı maddesi hükmü saklıdır. Nafaka kararlarında icranın geri bırakılmasına karar verilemez.

(2) Kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararlar kesinleşmedikçe yerine getirilemez.’’

2. Aile ve kişiler hukukuna ilişkin ilamlar

Korunması öngörülen aile ve kişilik haklarını konu edinen ilamlar, hassas konular içerdikleri ve bireylerin mahremiyetini doğrudan etkiledikleri için kesinleşmeden icraya konulamazlar. Bu tür ilamlar, genellikle mahkeme kararlarıyla belirlenen hak ve sorumlulukları içerir ve bu nedenle dikkatli bir değerlendirme sürecinden geçmesi gereklidir. Kesinleşmeden icraya konulmaları durumunda, hak sahiplerinin mahremiyet ve kişisel alanlarına müdahale edilmiş olabilir. Bu nedenle, hukuki süreçlerde adaletin sağlanmasının yanı sıra bireylerin özel hayatlarının korunması da gözetilmelidir. Aile ve kişilik haklarına ilişkin ilamların kesinleşme süreci tamamlandıktan sonra icra edilmesi, hukuki güvenceyi artırır ve adil bir çözüm sunar.

3. Sayıştay ilamları

Sayıştay Kanunu'nun 53. maddesi, Sayıştay tarafından verilen ilamların önemli bir uygulama düzenlemesini içermektedir. Bu maddeye göre, Sayıştay ilamları kesinleştikten sonra 90 gün içerisinde yerine getirilmelidir. İlamların yerine getirilmesinden ise ilamların gönderildiği kamu idarelerinin üst yöneticileri sorumludur. Bu düzenleme, Sayıştay'ın denetim ve inceleme sonuçlarına ilişkin alınan ilamların etkili bir şekilde uygulanmasını sağlamak amacı taşır.

Ayrıca, maddeye göre ilamlarda gösterilen tazmin miktarı, hüküm tarihinden itibaren kanuni faize tabi tutularak 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre tahsil edilir. Bu da, ilamların mali yaptırım içerdiğini ve bu yaptırımın zaman içinde faizle birlikte artabileceğini gösterir.

Sonuç olarak, Sayıştay Kanunu'nun bu maddesi, kamu idarelerinin Sayıştay tarafından yapılan denetimlere uygun bir şekilde cevap vermesini ve ilamların hükümlerinin zamanında ve etkili bir biçimde yerine getirilmesini sağlamak adına önemli bir düzenleme sunmaktadır.

SAYIŞTAY KANUNU MADDE 53

‘’(1) Sayıştay ilamları kesinleştikten sonra doksan gün içerisinde yerine getirilir. İlam hükümlerinin yerine getirilmesinden, ilamların gönderildiği kamu idarelerini üst yöneticileri sorumludur.

(2) İlamlarda gösterilen tazmin miktarı hüküm tarihinden itibaren kanuni faize tabi tutularak, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre tahsil olunur.’’

4. Yabancı mahkeme veya hakem kararlarının tenfizine ilişkin verilen ilamlar

Yabancı mahkeme veya hakem kararlarının tenfizine ilişkin ilamların kesinleşmeden icraya konu olamayacağı, Türk hukuk sisteminde MÖHUK (Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun) kapsamında detaylı bir şekilde düzenlenmiştir. Bu bağlamda, özellikle MÖHUK'un 50. maddesi, yabancı ilamların Türkiye'de icra edilebilmesi için belirli prosedürleri içermektedir.

MÖHUK'un ilgili maddelerine göre, yabancı ilamın Türkiye'de icra edilebilmesi için öncelikle ilgili hükmün Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesi gerekmektedir. Bu süreç, yabancı mahkeme kararlarının Türk hukukuna uygunluğunun değerlendirilmesi amacı taşır ve tenfiz kararı, ilamın Türkiye'de icra edilebilir nitelik kazanmasını sağlar.

Böylece, yabancı mahkeme veya hakem kararlarının Türkiye'de icra edilebilmesi için MÖHUK'un öngördüğü tenfiz prosedürleri, hukuki bir güvence ve denetim mekanizması oluşturarak adil bir yargı sürecinin teminatını sağlar. Bu düzenleme, uluslararası hukuk alanında yabancı ilamların Türkiye'de etkin bir şekilde uygulanabilmesini hedefler.

MADDE 50

‘’(1) Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye'de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır.

(2) Yabancı mahkemelerin ceza ilâmlarında yer alan kişisel haklarla ilgili hükümler hakkında da tenfiz kararı istenebilir.’’

MADDE 57

‘’ (1) Tenfizine karar verilen yabancı ilâmlar Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmlar gibi icra olunur.

(2) Tenfiz isteminin kabul veya reddi hususunda verilen kararların temyizi genel hükümlere tâbidir. Temyiz, yerine getirmeyi durdurur.’’

MADDE 60 

(1) Kesinleşmiş ve icra kabiliyeti kazanmış veya taraflar için bağlayıcı olan yabancı hakem kararları tenfiz edilebilir.

(2) Yabancı hakem kararlarının tenfizi, tarafların yazılı olarak kararlaştırdıkları yer asliye mahkemesinden dilekçeyle istenir. Taraflar arasında böyle bir anlaşma olmadığı takdirde, aleyhine karar verilen tarafın Türkiye'deki yerleşim yeri, yoksa sâkin olduğu, bu da yoksa icraya konu teşkil edebilecek malların bulunduğu yer mahkemesi yetkili sayılır.’’

5. Menfi tespit ve istirdat davalarına ilişkin ilamlar

İstirdat, Türk Dil Kurumu tarafından "geri alma" anlamına gelen bir terimdir. Menfi ispat davası ise borçlu tarafından, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olunmadığını ispat etmek amacıyla açılabilen bir hukuki süreci ifade eder. Menfi tespit davalarında, alacaklı borcun varlığını iddia ettiği halde borçlu, bu iddiayı çürütebilmek için hukuki bir başvuruda bulunabilir. Ancak, ilgili ilamın kesinleşmemiş olması durumunda, menfi tespit davasından kaynaklanan bir ilamın icraya konulması mümkün değildir.

Özellikle, istirdat davası menfi tespit davasından doğmuşsa, yine aynı prensip geçerlidir; verilen ilamın kesinleşmemesi durumunda icra işlemi başlatılamaz. Ancak, bu kural istirdat davalarının bu tür menfi tespit davalarına dayanmaması durumunda geçerli değildir ve ilamın kesinleşmesi koşulu aranmaz.

Menfi tespit davalarının ayrıntıları Madde 72'de açıklanmıştır ve bu madde, menfi ispat davalarına ilişkin önemli düzenlemeler içermektedir. Bahsi geçen madde, ilgili hukuki süreçlerin nasıl işleyeceğini ve hangi koşullar altında gerçekleşeceğini detaylı bir şekilde açıklar.

Madde 72

Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.

İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.

İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.

Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.

Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.”

6. İstihkak davalarına ilişkin ilamlar

İstihkak, Türk Dil Kurumu tarafından "hak kazanma" anlamına gelmektedir. İstihkak davaları, bir mülkiyet üzerinde hak iddia etme süreçlerini içermekte olup, bu iddia doğrultusunda verilen ilamın kesinleşmemesi durumunda icraya konulamaz. İstihkak davaları, genellikle bir kişinin hukuki taleplerini desteklemek amacıyla başvurduğu bir hukuki süreçtir. Ancak, ilgili mahkeme tarafından verilen ilamın kesinleşmemesi, bu hak iddiasının icra edilebilir nitelik kazanmasına engel teşkil eder. Bu nedenle, istihkak davalarından kaynaklanan ilamların kesinleşme süreci tamamlandıktan sonra icra takibi başlatılabilir.

7. Bayrağına ve sicile kayıtlı olup olmadığına bakılmaksızın bütün gemiler ve bunlar için düzenlenen ayni haklara ilişkin ilamlar

Bayrağına ve sicile kayıtlı olup olmadığına bakılmaksızın bütün gemiler ve bunlar için düzenlenen ayni haklara ilişkin ilamlar" ifadesi, genel olarak gemilere ve gemi üzerindeki haklara dair alınan hukuki kararları ifade eder. Bu ilamlar, bir geminin sahipliği, kullanımı veya diğer ayni hakları konusunda çeşitli hukuki meselelere yanıt olarak mahkemeler tarafından verilir.

Bu tür ilamların hukuki dayanağı, genellikle Türk Hukuku'nda Türk Ticaret Kanunu (TTK) ve özellikle de Deniz Ticaret Hukuku'nda bulunabilir. Türk Ticaret Kanunu'nun ilgili maddeleri, gemi sicili kayıtları, gemi üzerindeki ayni haklar ve bunlara ilişkin uyuşmazlıkların çözümüne dair hükümleri içerir. Ayrıca, Türk Deniz Ticaret Kanunu da gemi sahipliği, ipotek ve diğer ayni haklar konusunda detaylı düzenlemeler içerir.

Bu ilamların, gemi sahipleri, gemi alacaklıları veya diğer ilgili taraflar arasındaki hukuki anlaşmazlıkları çözmek veya gemi üzerindeki hakları belirlemek için mahkeme kararı olarak düzenlendiği durumlar söz konusudur. İlgili taraflar arasında yapılan anlaşmazlıkların çözümünde hukuki güvence sağlamak adına bu ilamların kesinleşmesi, icra edilmesi ve uygulanması önemlidir.

8. Kira Tespit İlamları

Kira tespit ilamları, mahkeme tarafından kiracının ödemesi gereken kira bedelinin belirlenmesi amacıyla verilen hüküm içeren kararlardır. Ancak, bu tür ilamların kesinleşmeden icraya konamayacağı önemli bir hukuki ilkedir.

Kira tespit ilamlarının kesinleşmesi, ilamın temyiz süreçlerinin tamamlanması ve yargı mercilerince onaylanması anlamına gelir. Kesinleşme aşamasından önce, ilgili taraflarca temyiz başvuruları veya diğer hukuki süreçler devam edebilir. Bu nedenle, ilamın kesinleşmemesi durumunda icra işlemi başlatılamaz.

Bu hukuki prensip, taraflar arasındaki anlaşmazlıkların adil bir şekilde çözülmesini sağlamak, yargı mercilerince verilen kararların üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmadan uygulanmasını temin etmek amacıyla konulmuştur. Bu aşamadan sonra kira tespit ilamı icra edilebilir nitelik kazanır ve ilgili icra işlemleri başlatılabilir.

İcra avukatı için bize ulaşabilirsiniz.

Sık Sorulan Sorular

1) Kesinleşmeden icraya konulamayacak kararlar nelerdir?

Kesinleşmeden icraya konulamayacak kararlar şunlardır:

  1. Kira Tespit İlamları: Kiracının ödemesi gereken kira bedelinin belirlenmesine yönelik verilen ilamlar, kesinleşmeden icraya konamaz.

  2. İtiraz Edilen İlamlar: Mahkeme kararlarına karşı yapılan itiraz süreçleri devam ederken, ilgili ilamlar kesinleşmediği için icraya konulamaz.

  3. Teminat Kararları: Yargı kararıyla belirlenen teminat miktarlarına ilişkin ilamlar, temyiz süreci devam ettiği sürece kesinleşmedikleri için icraya konulamaz.

  4. Boşanma Kararları: Boşanma kararları gibi aile hukukuyla ilgili kararlar, temyiz süreci devam ederken kesinleşmediği için icraya konamaz.

  5. Dava Şartlarına İlişkin İlamlar: Mahkeme tarafından dava şartlarına ilişkin verilen ilamlar, temyiz süreci tamamlanmadan kesinleşmediği için icraya konamaz.

Bu kararlar, yargı mercilerince kesinleşmeden önce, temyiz süreçleri veya diğer hukuki prosedürlerin tamamlanmasını bekler. İlamların kesinleşmesi, taraflar arasındaki hukuki sürecin adil bir şekilde tamamlanmasını ve yargı kararlarının üzerinde değişiklik yapılmadan uygulanmasını sağlar.

2) Hangi ilamlar kesinleşmeden ilamlı icra takibine konulabilir?

Genel kural ilamların kesinleşmeden icraya konulabilmesi yönündedir. Ancak kanunda öngörülen durumlarda ilamlar kesinleştikten sonra ilamlı icra yoluna gidilebileceği düzenlenmiştir.

3) Hangi kararların kesinleşmesi gerek?

Kesinleşmesi gereken kararlar genellikle mahkeme tarafından verilen hüküm, ilam, ceza veya boşanma gibi kararları kapsar. Bu kararlar, taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi belirler ve yargı süreçlerinin tamamlanmasını bekler. Hüküm kararları, davada yer alan tarafların hak ve yükümlülüklerini belirlerken, icra takibi için önemli olan ilam kararları genellikle maddi taleplerin yerine getirilmesini içerir. Ceza mahkemelerince verilen ceza kararları, hükümlünün suçlu bulunması durumunda uygulanacak cezayı belirler. Aile hukuku kapsamında alınan boşanma kararları da tarafların medeni durumlarını değiştirir. Yabancı mahkemelerce verilen kararlar ise Türkiye'de tenfiz işlemi ile tanınma sürecinden geçer ve bu süreçler tamamlandıktan sonra kararlar kesinleşir, yani uygulanabilir hale gelir. Bu kararların kesinleşmesi, genellikle temyiz veya itiraz süreçlerinin tamamlanmasını ve yargı kararının nihai hale gelmesini gerektirir. Her türlü hukuki soru ile ilgili bize ulaşabilirsiniz.

4) Sayıştay ilamları kesinleşmeden icraya konulabilir mi?

Hayır, Sayıştay ilamları kesinleşmeden icraya konulamaz. Sayıştay kararları, hukuki bir işlem haline gelebilmeleri için kesinleşmeleri gereken özel nitelikteki ilamlardır. Sayıştay tarafından verilen kararlar, önce Sayıştay Genel Kurulu'nda onay almalı ve ardından yargı yoluna başvurulmalıdır. Bu süreç tamamlandıktan sonra, ilam kesinleşir ve icra takibi için uygun hale gelir. Sayıştay ilamlarının kesinleşmesi, hukuki süreçlerin tamamlanmasını, gerekli onayların alınmasını ve ilgili mercilerce onaylanan kararların nihai hale gelmesini içerir. Dolayısıyla, Sayıştay ilamları kesinleşmeden icra takibi başlatılamaz.

5) Tam yargı kararı kesinleşmeden icraya konulabilir mi?

Evet, tam yargı kararı kesinleşmeden icraya konulabilir. Tam yargı kararları, idarenin hukuka aykırı eylemleri nedeniyle zarar gören kişinin uğradığı zararı tazmin etme amacını taşır. Bu tür kararlar genellikle kesin hüküm niteliğindedir ve idarenin tazmin sorumluluğunu belirler. Yürütmenin durdurulması veya iptali gibi idari davalar sonucunda alınan tam yargı kararları, kesinleşmelerini beklemeksizin icra takibine konulabilir. Bu, zarar görenin alacağını daha hızlı bir şekilde tahsil etmesine olanak tanır. Ancak, bu süreçte dikkat edilmesi gereken detaylar bulunabilir ve bu nedenle bir uzman bir avukata danışmak önerilir.

Her türlü hukuki soru ile ilgili ve icra avukatı için bize ulaşabilirsiniz.

Kira Tespit İlamının Kesinleşmesi ile İlgili Yargıtay Kararı

Yargıtay Kararı - 8. Hukuk Dairesi, E. 2015/2324 K. 2017/2564 T. 27.2.2017

‘’…Mahkemece, takip dayanağı ilamın hüküm bölümünde kira sözleşmesinin geçerli olduğunun tespitine karar verildiği, kira tespit ilamlarının kesinleşmeden icraya konulamayacak ilamlardan olduğu, kötü niyet tazminatına ilişkin şartların ise oluşmadığı gerekçesiyle şikayetin kısmen kabul kısmen reddine, icra emrinin iptaline, kötü niyet tazminatına ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm, alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir…’’

Taşınmazın Aynına İlişkin İlamlar ile İlgili Yargıtay Kararı

Yargıtay Kararı - 12. Hukuk Dairesi, E. 2010/5685 K. 2010/17771 T. 5.7.2010

‘’…Takibe konu ilam taşınmazın aynı ile ilgili olup, kesinleşmeden icraya konulamayacak ilamlardandır. Her ne kadar ilamın arkasında, onama ilamının tebliğ edilmesine rağmen karar düzeltme yoluna gidilmemiş olması nedeniyle kesinleştiği yönünde şerh verilmiş ise de, ilam borçlusu, onama ilamının kendisine tebliğ edilmediğini, takip ile kararın onandığını öğrendiğini ve bu tebligatın usulsüzlüğünün giderilmesi için karar düzeltme hakkını kullanarak başvuruda bulunduğunu belirtmiştir. Bu durumda şikayetçinin ileri sürdüğü hususların araştırılıp sonuca bağlanması için mahkemece öncelikle duruşma açılıp varsa bahsi geçen dava dosyası da celp edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 05.07.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.’’

Siz de bize ulaşarak avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmetlerimizden faydalanabilirsiniz

Bize Katılın ve Güncel Bilgilerden Haberdar Olun.